Kahvehane
Kahvenin Osmanlı sarayında ve halk arasında sevilmesi neticesinde İstanbul'da Kanuni Sultan Süleyman zamanında Halep'ten gelme Hakem ve Şam'dan gelme Şems adlı iki kişi ticaretin yoğun olduğu Tahtakale'de 1543-1544 yıllarında ilk kahvehanelerini açarlar. Tahtakale'nin ardından Eminönü ve Unkapanı bölgelerinde 1552-1553 yıllarında kahvehaneler açılır. Bu kahvehanelerde kitap okunur, tavla ve satranç oynanır.
İstanbul'un en temiz kahvehaneleri Üsküdar'ın ana sokaklarında bulunurdu.
II. Selim ve III. Murad zamanında kahvehanelerin sayısı 600'ü geçmiştir, 1630 yılında 1.000'e ulaşır.
İlk zamanlar kahvehanelere her statüden insanlar giderlerdi. Fakat zaman içerisinde her insanın gittiği ayrı ayrı kahvehaneler oluşur. Burada kimse kimsenin kahvehanesine gitmez , kendi statüsünden insanların kahvehanelerinde toplanılırdı. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde bu kahvehanelerden bahsedilir. Örneğin suçluların gittiği kahvehanede, suçlular için bir nevi ilticagahıydı ve suçluya bir tür koruma sağlanırdı. Şam'ın ünlü İğneciler kahvehanesine çiftçiler ve hizmetçiler giremezdi. Aynı şekilde Aydın'ın bahçesinde güller ve havuzlar olan , tavanları süslü kahvelerine bilgili ve zarafet sahibi insanlar girebilirdi.
Bazı kahvehaneler berber dükkanı olarak kullanılırdı. Kahvehaneler IV. Murad, II.Mahmud ve I.İbrahim kahvehaneler kapatılır. İstanbul'un iki-üçbin kahvehanesi kapatılınca bir anda iki-üçbin berber dükkanı olarak açılır. Berber dükkanının arkası perde ile kapatılır ve arkası kahvehane olarak kullanılmış. IV.Mehmed yasağı kaldırınca yine kahvehaneler açılmış.
1886-1954 yıllarında arasında yaşamış olan Ahmet Muhtar Nasuhoğlu'nun anlatımına göre kahvehanelerde ''mahalle sandığı bulunurdu. ''Pişe tahte'' adı da verilen sandığın üzerinde 4 delik bulunurdu. Her deliğin altında dört çekmece vardı.
1. deliğe ilmühaber ve benzeri evrakların paraları atılırdı.
2. deliğe mahallede ölen zengin birisinin hayrına bağışlanan paralar
3. deliğe zekat sahiplerinin akraba ve yakınlarına dağıttıktan sonra geriye kalan miktar konurdu.
4. deliğe mahallede toplanan yardım paralarına aitti.
Sandık üç ayda bir açılır, sayılır ve deftere kayıt edilirdi. Ramazan'da fakir, yaşlı, dul ve yetimlerin ihtiyaçları belirlenir. Bakkal malzemeleri götürür ve parasını bu yardım sandığından alırdı. Bayramlık elbise ve şeker yardımları bu fondan dağıtılırdı.
Kaynak:
Türk Kahvesi, Kemalettin Kuzucu-M.Sabri Koz, Yapı Kredi Yayınları
Yorumlar
Yorum Gönder